Eyüpsultan Masaj Salonu Masöz Eylül

Eyüpsultan Masaj Salonu

Şehir. Şehrin içindeyken, Yeni Pekin tam bir anarşi manzarası sunardı -çok dar bir alana sıkıştırılmış çok sayıda bina, bakımsız sokaklar, her iki sokak arasına asılmış çfakatşır ipleri ve kablolar, her beton duvarı kaplamaya gönül vermiş sarmaşıklar… Fakat buradan, şu demek oluyor ki yüksekteki bir tepede yer edinen sarayın üçüncü katından bakılmış olduğunda, şehir son aşama güzel bir manzara sunuyordu. Tepedeki güneşin ışıkları camdan yapılmış gökdelenlere vuruyor, binaların çatılarını altın renginde aydınlatıyordu. Cinder dev ekranlarda devamlı değişen görüntüleri ve binalar içinde dolaşan hava araçlarını görebiliyordu. Eyüpsultan Masaj Salonu

Eyüpsultan Masaj Salonu

 

Buradan bakıldığında, şehir yaşam dolu görünüyordu -üstelik tüm o teknoloji karmaşıklığı olmadan. Cinder gözleriyle pazar yerinin civarlarında bulunan mavi cam ve kromdan ince binalar kümesini aradı, sonrasında yolları takip ederek Zümrüdü Anka apartmanını bulmaya çalıştı. Ama şehrin oldukca gerisinde ve gölge içinde yer alıyorlardı. Huşu duygusu geçiverdi. Geri dönmeliydi. Eve gitmeliydi. Hücresine dönmeliydi. Kai’nin androidini onarması gerekiyordu. Eyüpsultan Masaj Salonu Iko’yu koruması gerekiyordu. Eğer Adri onu geri dönüşüm metali olarak satmayı ve daha kötüsü, “bozuk” karakter çipini değiştirmeyi kafaya takarsa, Iko yedi gün bile sağ kalamazdı. Artık bir gönüllü olması hiçbir şeyi değiştirmemişti. Üstelik değerli bir gönüllü bile olsa. Bekleme odasının yanından geçti -içinde iki ekranı ve

 

Adri aslına bakarsan Cinder kendileriyle yaşamaya geldiğinden beri, Iko’nun fazlasıyla fikir sahibi olduğundan yakınıp dururdu. Ek olarak gidebileceği başka bir yer de yoktu. Dr. Erland, söz verdiği ödemeyi  Eyüpsultan Masaj Salonu Adri’nin haberi olmadan Cinder’ın hesabına aktarmanın bir yolunu bulana kadar meteliksizdi, bir hava aracı yoktu ve tek insan arkadaşı da karantina odalarına hapsedilmişti. Cinder ellerini yumruk yaptı. Geri dönmeliydi. Fakat fazla uzun kalmayacaktı. Adri, Cinder’ı değersiz bir yük olarak gördüğünü açıkça ifade etmişti. Geçerli bir sebep bulur bulmaz ondan kurtulmakta bir an bile tereddüt etmemişti; neticeta bir antidot bulunması gerekiyordu, vicdanı sızlamayacaktı. Peony’nin antidota ihtiyacı vardı. Belki de Adri öyle davranmakta haklıydı.